| Yusuf TANRIVER
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!
Allah’ım sana sonsuz hamd ederiz. Her şeyin mâliki sensin. Tüm işlerin akıbeti sana dönecektir.Senden hayır diler; kötülüklere karşı sana sığınırız. Allah’tan başka ilâh olmadığına; Muhammed’in (s.a.v) O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederiz. Salât ve selamların en güzeli Hz.muhammed’e (s.a.v), mü’minlerin anneleri olan temiz eşlerine ve onun Ehl-i Beyt’ine olsun. Allah’ım! Sen övülmeye layık yüce bir ilahsın.
Ey Müslüman Genç!
Bir fikrin bir davan olmalı öyle ki gönüllere su serpen, kalplerde bulunan vehimleri söküp atan, ümitsizliği yok eden küffar ve avanelerine karşı seni dimdik demir gibi ayakta tutan bir davan olmalıdır.Şüphesiz o da islam davasıdır.Musibet ve fitnelerin şiddetli yağmur gibi yağdığı şu zamanda bir şemsiyen olmalı çünkü musibet ve fitne yağmuru uğradığı yeri ıslatmakla kalmaz kalbi ifsâd edip bedeni parçalayabilir. Bununla da kalmaz.. Sen bu şemsiyenin seni fitne ve musibet yağmurundan koruduğunu düşünürsün fakat soğuk bir rüzgar şemsiyeni parçalar ve bedenine öyle bir işler ki kalbin bu kadar ağırlığı kaldıramaz olur ve bundan sonra kalbin ve gönlün daralmaya başlar. Peki kalbi daralınca nereye gidiyordu insan ? Oyun salonlarına mı, yoksa bir deniz kenarına mı, ya da vakit öldürmek için gezmeye mi, göğe çıksa ne fayda.. Asrın en büyük hastalığı olan bu darlığın ilacını Allah azze ve celle Kur’an-ı kerim de şöyle buyuruyor: ”Onlar, İnanlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki ,kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”[1] Öyleyse genç kardeşim, fitne ve musibetlerin şiddetinden Rabbine kaç, O’na sığın ve O’nu zikret! Ve kalplerde yanan kor aleve su serpen bu ayeti mihenk taşı yap..
Müslüman kardeşim ! Rahmanın zikrinin olduğu kalplerde heva da olmaz. Allah azze ve celle o güzîde peygamberi için bir ayetinde şöyle buyuruyor: ”O, hevasından konuşmaz-konuşmamıştır”[2].Öyleyse o hevasından konuşmayan peygambere tabi ol! Ona salât getir ve yaşantısını yaşantına örnek kıl! “Andolsun ki, Allah’ın peygamberinde, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için güzel bir örnek vardır”[3] Bizzat Allah azze ve celle tarafından övülen o peygamberi örnek al! Öyle bir örneklik ki müşriklerin kalplerindeki tenakuzu dışarı vuran bir örneklik! Öyle ya hem peygamberi inkar ederler hem de ona güvenirlerdi hem peygambere hakaret ederler hem de emanetlerini ona teslim ederlerdi. Öyleyse müslüman genç kardeşim, iman et bu ayetlere öyle bir iman etki Kur’an ve sünnetin arasını ayıran küffarın belini kır ve Rabbine yönel! O Rab ki dilin sürekli onu anmakla ıslak kalsın.
Muhammed Kutup ’un fikir istilâsı kavramı üzerine kaleme aldığım bir dörtlük:
Tarumar edilmiş bir gençlik düşün!
İmanları ifsâd edilmiş bir gençlik!
Kuvvet-i hamasiyyetini yitirmiş,
İstilâ-i fikre müstahak olmuş bir gençlik!
Müslüman Genç Kardeşim!
Muasır alimlerimizden Muhammed Kutup’ un deyimiyle fikirlerimiz istila edildi. Bu ümmetin gençlerini tankla, topla, tüfekle yenemeyince fikirlerini istila etmeye ,gençlerin bilinç ve şuurlarını kurcalamaya ,onların fikirlerine bir darbe vurmaya başladılar. Sonrasında kaybedilen şuur ve bilinçlerin tekrardan nasıl kazanılmasıyla alakalı belki binlerce kitap yazıldı. Gençlerin istila edilmiş fikirlerinin onarılması için namaz şuuru, oruç şuuru, takva bilinci, islam bilinci diye sayamayacağımız kadar çok kitaplar yazıldı. Müslüman genç kardeşim! Batının ve islam düşmanlarının bu tehlikeli planlarına karşı Rabbine sığın. Onlar ümmeti parçalamak ,cemaat kavramını ortadan kaldırmak, birlikteliği bireyselliğe indirmek için gece gündüz çalışıyorlar. Onlar tuzak kuruyorlar fakat Allah azze ve celle’de onların tuzaklarını örümceğin evine benzetiyor. O kadar zayıf ki müslüman bir gencin şiddetli bir üflemesiyle yıkılacağını bilmesi gerekir. Genç kardeşim, onların yardımcıları şeytan senin ise alemleri Rabbi olan Allah azze ve celle niçin telaş ediyorsun. Ona güven ,ayağa kalk ve üzerindeki gaflet örtüsünü ateşe ver ve sonrasında meleklerin kanatları altında rabbinin rahmetini hisset. Geçmişte geçirdiğin boş vakitlerin için hayıflanma geleceği de çok fazla düşünme fakat ikisi arasında da sıkışma ağır adımlarla salih amellerde yarış. Mazlumun elinden tut, hidayetle buluşmasına az kalmış kimseleri Rabbin senin elinle onları hidayete vesile kılsın. Hayırlara vesile ol! Öyle yaşa ve anlat ki bu davayı çorak topraklar seninle yeşersin! Ne güzel ifade etmişti Sezai Karakoç : ”İslamı öyle diri ve canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin!” Genç kardeşim! Kuran ve sünnet bu kutlu yolda rehberin, karanlık yollarının aydınlık kandili olsun.
Genç kardeşim! Yapılan güzel ve salih amellere karşılık on misli ve daha fazlası verilen bu sevap ve ecirlerden mahrum kalma! Peygamber (sav) bile sana şaşırıyor. Bir hadisinde söyle demişti: ”Müminin işine şaşarım, gerçekten onun bütün işleri hayırdır. Bu, müminden başka hiç kimsede yoktur. Kendisine varlık isabet ederse şükreder, bu onun için hayır olur. Darlık isabet ederse sabreder bu da onun için hayır olur.”[4] Öyleyse genç kardeşim,” Koş; koşamıyorsan, yürü; yürüyemiyorsan, sürün! Fakat oturup bu ecirlerden mahrum kalma! Eğer sen gençliğinde iken cimrilik ediyor bu dava uğruna vaktini veremiyorsan gelecek sana daha da cimri davranacaktır.
Gençliğin Prangası: Medya
Genç kardeşim! Allah azze ve celle Asr suresinin ilk ayetinde Asr’a (zamana) yemin ediyor. Allah azze ve celle’nin yemin ifadesi müslümanlar için çok önemlidir. Bu ayetin tefsiri hakkında imam Râzi der ki: ”Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu: Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin.” Onun bu sözünü duyunca işte bu söz Asr suresinin manasını ifade etmektedir dedim.[5] Genç kardeşim! Ömür sermayen sürekli erimekte ve sen bunun farkında bile değilsin. Şeytanın önüne sunduğu süslü fakat sunî olan gündemlerle meşgulsün. Zaman diye bir mefhum hayatında belki yeri bile yok. Yoksa geçmiştekilerin yıllar boyu ulaşamadığı haramlara dakikalar içerisinde ulaştığından dolayı kendini önde mi hissediyorsun? Ne zaman fark edeceksin vakitleri heba eden şu medyanın prangasını…Genç Kardeşim! Hiçbir şey için geç değil. Aç ellerini Rabbine bir gece vakti, haykır kelime-i tevhidi yer ve gök duysun sesini, af dile rabbinden, kır bedenine vurulan prangaları..
Genç Kardeşlerime Tavsiyeler
Genç kardeşim! Uzun yıllar boyu günah bataklığında boğulurken Rabbin sana tevbe kapısını açtı ve uzun yıllar boyu, tevbe etmeden uzak bir hayat sürdün. Tevbeden sonra kalbinin tertemiz olmasını istersin. Evet! Tevbeden sonra oldu da fakat nefis taşıdığını unutma! Bedenin hastalandığı gibi kalpte hastalanır. Kalbin hastalığından kurtulmak için sabır ve sebât etmen gerekir. Öyle ya bir ilacın bile hastalığa şifa olabilmesi için günlerce kullanılması gerekiyorken, bu işin kalp hastalığının tedavisinde nasıl olmasını istersin? Her zaman plan ve program üzerine bir hayat kurmaya çalışabilirsin. Böylelikle neyi ne zaman yapacağım, her şey üst üste geliyor demene gerek kalmaz. İlk olarak işe kalbi destekleyici amellerle başlayabilirsin. Çevrende bu işin ehli olan birine gidip bunun üzerine bir program oluştur. Misal günlük Kur’an okuma, peygamber (sav) hadisleri, zikirler, nafile oruçlar , âlimlerin hayatlarına dair zühd kitapları okuma , hidayet kıssaları ve sayamadığım birçok hayırlı amellerle gününün belirli vakitlerini bu şekilde değerlendirebilirsin. Sakın şunu da unutma ! Bu hayırlı amelleri öğrenmek ve amel etmek yetmez bunları güzelleştiren ihlasa da ihtiyaç vardır. Peki nedir İhlas ? İhlasın şerî manası : Allah’a şirk koşmamak ,gösterişten uzak olmak ve herhangi bir çıkar ve menfaat olmaksızın, Allah’ın rızasına uygun hareket etmektir. İhlasla hareket edene ise muhsin denir. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor:” Kuran, iyilikte bulunanlar (muhsinler) için bir hidayet ve rahmettir.”[6]
İhlası Arttıran Hususlar
Genç kardeşim! İhlası en güzel gizli amellere yönelerek arttırabilirsin. Daha güzel bir ifadeyle Rabbinle aranda sırlar edin. Mağarada esir kalan üç kişinin Rablerine yalvarıp , kendileri ile Rablerinin arasında sır olan birtakım amelleri Rablerine sunduğu gibi bizim de sırlarımız olsun .Bu haslet üzerine maddeler halinde ihlası arttıran hususlara göz atalım.
-Cennetle müjdelenmiş sahabelerin hayatlarını okumak
-Onları takip eden selef-i salihinin hayatlarını okumak
-Allah azze ve celle ile aramızda kimsenin bilmeyeceği gizli sırlar oluşturmak
-Esma’ul Husna Okumak
-Boş muhabbetler ve faydasız arkadaşlardan kaçınmak
-Salih kimselerle arkadaş olmak ve onlarla aynı meclislerde bulunmak
-Nefis muhasebesi yapmak
– Gece nemazı ve teheccüde önem gösterip ,tenhâda göz yaşı dökmek
Kıyametin Dehşetli Sıcağında Bir Gölgeliğe Sığınmak İstemez misin ?
Müslüman genç kardeşim! Kur’an’a ve yaşayan Kur’an olan peygambere kulak ver ! Peygamber (sav) bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır: Âdil devlet başkanı, Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, Kalbi mescitlere bağlı müslüman, Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit, Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”[7] Sen neredeyse bu 7 zümrenin tamamına haizsin. Sabır ve sebât üzerine devam et! Bu şerefli yolun sonunda Arşın gölgeleri seni bekliyor. Çünkü sen İslam’ın gencisin, cennet nimetleri senin için hazırlandı, öyleyse asıl yurt olan o saadet yurdunu kuruntu ve vesveseyle harap etme !
Genç kardeşim! Sözlerimin sonlarına doğru seninle bir buluşma randevusu ayarlayalım. Bir araya gelemesek de birbirimizi görmesek de davamız Tevhid, gönlümüzün bir olduğu güzel bir anlaşmasıyla buluşma yerimiz cennet olsun. Rabbimden niyâzım odur ki arşın gölgesi altında beraber bulunabilelim inşallah…Çünkü seninle aramızda kan bağından daha kuvvetli bir kardeşlik var oda islam kardeşliğidir. Seni emanetleri zayi etmeyen Allah’ a emanet ediyor ve sözlerimi burada sonlandırmak istiyorum. Bütün doğrular Allah’tan yapılan yanlışlar ise nefsim ve şeytandandır.
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur…