| Nesibe ARAS
Şuur
Allah tarafından insanoğluna verilen en değerli nimetlerden biri de kuşkusuz gençliktir. Gençlik, insan ömrünün en bereketli ve verimli geçirdiği enerji dolu bir dönemdir. Ne yazık ki gençler, yaratılış fıtratlarına aykırı davranıp, bu dönemin hikmetine uygun davranmamaktadırlar. Bir vazgeçiş söz konusudur. Kendinden, nimetlerden, ve islam şuuruyla daha da dinamik olacağı o güzel dönemden!
Gençliğinden vazgeçen bir toplumun geleceği zaten olamaz. Bu vazgeçiş ve hikmetsiz davranışlar kişiyi uçuruma sürüklemektedir.
Ama gençler unuttuğunuz bir şey var.! Sizler olmadan “İslami bir hareket” düşünülemez…
Çünkü, İslam, gençlerle daha da güçlü bir hale gelir. Bunun bilincinde olan bir genç, tedbirsiz ve hikmetsiz uçurum kenarlarında dolaşmaz…
Hedef olmamak için silkelenme zamanı,
Maalesef, islam’ a ve gençlere düşmanlık besleyenler, hayatımızın tüm dönemlerinde karşımıza çıkarak “kirli oyunlar” adındaki projelerini gençler üzerinde uygulayarak ; çalışmayan, şuursuz ve yaşlanmıs bir gençlik meydana getirip, hedeflerine ulaşmak istemektedirler.
Müslüman Gençler, hedef olmamak için üzerlerinde oynanan ‘kirli oyunlara’ karşı dikkatli olmalıdır. Çünkü, hedef tahtası gibi gördükleri gençleri dünyevi metalarla zehirlemeye çalışırlar. Bu metalarla gençleri oyalayıp İslam’dan; hakka, adalete ve tevhide dayalı o hayırlı yoldan uzaklaştırmayı hedeflemektedirler. Özellikle günümüzde internetle birlikte her türlü günahın ve sapkınlığın evlerimizin içine kadar girdiği ahir zaman döneminde, bu ümmetin gençlerinin İslami tavır ve davranışlarına vermeleri gereken önem oldukça fazladır. Hızla yayılan internet uygulamaları gençler için en büyük tehdit ve en büyük imtihanlardan biridir. Ama gencler unuttuğunuz bir şey var, İslam ve davasının size çok fazla ihtiyacı var. Sizin düşüncelerinize, sizin çalışmalarınıza, sizin duruşunuza…O halde islam düşmanlarına hedef olmamak için yeniden dirilme, şuurlanma, kıyam zamanı…
Dikenlere dikkat!
Hz. Peygamber, genç nesilleri anlama ve onları geleceğe hazırlama konusunda en büyük rehberdir. O, İslam’a davet görevini alıp, tebliğe koyulduğunda kendisine ilk iman edenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. İslam, genç sahabelerle beraber dirlik kazandı. Onların omuzlarında yükseldi. Kolay değildi elbette. Birçok imtihanla mücadele etmek zorunda kaldılar. Ama öncelikleri takvaydı onların, hem Mekke’de hem de Medine de kâfirlerin zulümlerine, kurdukları tuzaklara, oyunlarına karşı her zaman takvalarını kuşanıp tedbirli davrandılar. Bunun en güzel örneğini Sahabe den Hz. Ömer de görmekteyiz.
Hz. Ömer, takva kelimesinin ne anlama geldiğini Übeyy b. Kâb’a sormuş ve aralarında şöyle bir diyalog geçmiştir;
-Ey Ömer! Sen hiç dikenli bir yolda yürümedin mi?
-Evet yürüdüm.
-O zaman ne yaptın?
-Paçalarımı sıvayıp dikenlere basmamaya gayret ettim.
-İşte takva odur. demiştir Übeyy b. Kâ’b.
Bizler de Müslüman gençler olarak kafirlerin günah dikenleri ile kurmuş olduğu yollarda paçalarımızı sıvayıp önümüze çıkan çukurlara ve bataklıklara düşmeden takva prensiplerine sıkıca tutunup yolumuza devam edeceğiz. Çünkü Gençler, bu ümmetin ve gelecek neslin size çok fazla ihtiyacı var.
O halde Kur’an’a, Peygamber (s.a.v)’in sünnetine ve bizlere örnek olan Sahabe hayatına sarılma vakti…
Kendini geliştir
Hz. Peygamber (s.a.v) gençlerin ilimle meşgul olabilmeleri ve kendilerini geliştirebilmeleri için onlara görevler vermiştir. Gençlere görev ve sorumluluk vermekten çekinmemiştir. Nitekim, Musab’ ı Medine’ye öğretmen, Usame’yi ordu komutanı yapması, gençlere sorumluluk verilmesi, güvenilmesi ve onların yarınlara hazırlanması konusunda bugüne ve geleceğe ışık tutan örneklerden sadece birkaçıdır.
Özellikle kafirlerin tuzaklarına karşı İslam’a davet mektuplarını gençlere yazdırmıştır.
Bazı gençleri de Süryanice ve İbranice gibi o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancı dilleri öğrenmeye teşvik etmiştir. Bu konuda, kendisiyle Yahudiler arasında elçilik yapmak üzere Zeyd b. Sabit’i şu sözleriyle görevlendirmiştir: “Ey Zeyd, Yahudilerin yazısını öğren. Çünkü vallahi ben, Yahudilerin bana yazdıklarına güvenemiyorum.” Zeyd b. Sabit diyor ki: “Ben de on beş gece içinde İbraniceyi yazıp okumasını öğrendim. Artık bundan sonra Yahudilerin Rasûlullah’a gönderdikleri mektupları okuyor, cevapları İbranice yazıyordum.”
Ümmetin buna ihtiyacı olduğu anda Zeyd b. Sabit’in tavrına ve azmine bir bakın!
İslam’a ve Müslümanlara faydalı olmak için islam düşmanlarının oyunlarına karşı alınan tedbirlere bir bakın !
İşte gerçek ilim, takva, samimiyet, güven, tedbir ve şuurlu yaşamak…
Kıyam vakti,
Gençler, sizin kahramanınız kim ? Vuran, yıkan , öldüren, kesen, değersizleştiren sanal ortam mı ? Yoksa size her yönden destek veren, sizi önemseyen, dünya ve ahiretinizi kurtaracak hakiki görevler yükleyen Kur’an ve Peygamber efendimiz (s.a.v)’in sünneti mi?
Akıllı kişi iki tercih arasında kalsa hangisini seçerdi bir düşün !
Hangisin de kıyam daha hayırlı olurdu ?
Hangisinin sonunda üzülmezdin ?
Görün lütfen, hakikati, doğruyu ve oynanan kirli oyunları! Kalbiniz defteriniz olsun. Yazın!
Doğruları, hakikatı, gerçekleri …
Haydi kalkın,
Kalem sizde, mürekkep sizde, defter sizde,
Kıyam vakti,
Kendinize, özünüze dönme vakti!
Özüne dönmek isteyenler el kaldırsın !